Sayfalar

8 Nisan 2013 Pazartesi

Çekiyoruz Ama Neden ?

Çekiyoruz

Toplumca kültürümüzün içine derinlemesine işlemiştir acı çekmek kavramı, o kadar ki, hatırlayanlarınız olacaktır, pek çok kişinin kendinden bir şeyler bulduğu bir karakter vardı "acıların çocuğu" dedikleri.
Acı çekmenin neredeyse bir erdem olduğu zannediliyordu.
Çektiğimiz acılar her zaman için yanlış düşüncelerin meyvesidir. Kendimizle uyum içinde olmadığımızın bir belirtisidir.
İyi düşünce ve davranışlar asla kötü sonuçlar üretmez. Kötü düşünce ve davranışlar da asla iyi sonuçlar doğurmaz. 
Acı çekmenin tek ve yegane işe yarar yanı, bu süreçte, faydasız, verimsiz ve saf olmayan her türlü düşünce tohumlarının ayıklanıp bertaraf edilmesidir. 
Aslında bir aydınlama ve saflaşma sürecidir. 
Çoğu kez duygu ve düşüncelerimizi gizlediğimizi zannederiz, ama sadece kendimizi kandırırız. Hiçbir düşünce asla gizli kalmaz. 
Gizliden gizliye aklımızdan geçenler dahi bir tohum olarak toprağa düşer ve buna izin verdiğimizde de ilk fırsatta kök salmaya, kendi türünü çoğaltmaya ve sonucunda da bizi ve etrafımızda gelişen olayları etkilemeye başlar. 
Esasında güç ve kontrol bizdedir, zihnimiz ne tür düşünce tohumlarını toprağa atıp atmayacağımızı pekala seçebilir. 
Kısacası acı çekmeye devam etmek veya bundan vazgeçmek, bizim elimizdedir ve bunun da yegane yöntemi düşünce sistemimizi düzeltmek, yani doğru düşünceleri aklımızla, zihnimizle seçmektir. 
Yoksulluk ve boyun eğmek perişanlığın iki aşırı ucudur, her ikisi de sağlıksız düşüncelerin ürünüdür. 
Sağlık, mutluluk ve başarı ancak kişinin iç ve dış dünyası uyum içinde olduğunda kazanılır. Kişi sızlanmak, yermek ve başkalarını suçlamaktan vazgeçmekle ilk ve önemli adımı atmalıdır. 
Olaylar ve kişiler hakkındaki görüşlerimizi değiştirdiğimizde, koşullar ve kişiler de buna bağlı olarak değişmeye başlayacaktır. 
Karakterimizi oluşturan düşünce yapımızdaki hataları ciddiyetle düzeltmeye başladığımızda çok hızlı ve belirgin ilerleme kaydederiz. Olası iniş ve çıkışları da seri bir şekilde atlatırız. 
İnsanlar, bir an önce iyi koşullara kavuşmak için sabırsızlanırken, kendilerini geliştirerek düzeltmeye, yani değişmeye karşı isteksiz olabilmekte. Bu nedenle de mevcut durumlarına mahkûm kalmaktalar. 
Biz kendimizde gerekli olan değişimleri yapabildiğimizde ise koşulların lehimize dönmesi için önümüze sayısız fırsatlar çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder